Uyanmayacağım anne git başımdan, uykum var benim. Dershane mi ? Tamam tamam kalkıyorum… Kalktım işte!
Kaldıramıyorum başımı hiç sofrada, babamla gözgöze gelmek istemiyorum.
-” Senden adam olmaz.”dedi dün akşam yemekte. Aklın fikrin topta….O topun peşinde koştuğun kadar test çözsen okulun birincisi olurdun ama nerdeee, kitap yüzü gördüğün yok.
Annem girdi araya “Güveniyorum ben ona “dedi “istese yapar. “
Offf Anne, her şeyi daha da zorlaştırıyorsun.Sen güveniyorsun da ben yapamam ki, başaramam.
Ahh baba , ben o topun peşinden koşarken nasıl hissediyorum kendimi bir bilsen… Arkadaşlar kavga ediyorlar her seferinde onların takımında olmam için. Hızlıyım, kararlıyım, orada tamım ben…O topun peşinden koşarken ben, unutuyorum her şeyi, seni de unutuyorum, yine top peşinden koştum diye söyleneceğini bile unutuyorum. Hilmi Bey’in oğlu yine taktir getirmiş diyecek olsan da umursamıyorum…
“17. Avrupa kupası maçımıza çıkıyoruz ve bunun adı da FİNAL… Yine söylüyorum kazanacaksınız…Kazanmak için uğraşacaksınız. Ama netice ne olursa olsun, siz benim gönlümde hep kazandınız ve şampiyonsunuz ve öyle de kalacaksınız. Allah yardımcınız olsun! “diyordu Fatih Terim zafere yürüyüş yolunun final maçına çıkacak olan oyuncularına…
Tarih 17 Mayıs 2000… İliklerimize kadar coşkuyu hissettiğimiz gün .Maç başlayacak az sonra. Zorlu mücadelenin finalindeyiz.Tüm dünya bu maça kilitlendi.
Galatasaray takımının kurucusu Ali Sami Yen 1905 yılında kuruluş amaçlarından birini “TÜRK OLMAYAN TAKIMLARI YENMEK” olarak anlatmıştı.Bu sözler elbette Galatasaray’ın yabancı takımlar karşısında aldığı başarılarla tarihe kazınmış sözlerdi. “Hiçbir başarı tesadüf değildir.” dedirten destan yazılırken oyuncuların unutmadıkları yegane şey kuruluş amaçlarından biri olan bu sözlerdi. Ve bu amaç onları hep yolda tutacaktı.
3 Kasım 1999 Galatasaray – Milan maçı…
Bu maçı alan Kupa yolculuğuna devam edecekti.Tek bir kazanan olacaktı…
Son dakikalara yaklaşırken Milan 2-1 öndeydi. Elendiğimize kesin gözle baktığımız, omuzlarımızın düştüğü anlarda vazgeçmemiş birileri vardı sahada 86. ‘dk’da Hakan Şükür skoru 2-2 yapan golü atıyordu. Bu gol herkesi yeniden canlandırıyor ve coşku sahaya yayılıyordu. Maçın bitimine saniyeler kala Hakan Şükür’ün ceza sahasında indirilmesi ile kazanılan penaltıyı Ümit Davala soğukkanlı bir vuruşla gole çeviriyordu. Skor 3.-2!
ve yola devam eden Galatasaray!
Galatasaray Takımı ve taraftarı inandığı şeye inanmaktan vazgeçmemişti. Gol gelecekti. Bu İNANÇTI. Tribündeki COŞKU futbolculara neden olmasın dedirtecek cinstendi. Ve dünya devi Milan elendi.
İtalyan Bologna ,Alman Dortmund ,İspanyol Mallorka İngiliz Leeds United…
Birbirinden güçlü bu rakiplere karşı üst üste alınan galibiyetlerle yolculuk Final maçına kadar uzanmışti.
Ve FİNAL…
KUPA BİZİM…
COŞKU TÜM ÜLKEYE YAYILIYORDU…
KİM NE YAPABİLİRDİ Kİ BU İNANMIŞ KALABALIĞA…
Sahi kim ne yapabilir ki sen kendine inandığında.
Her şey ve herkes sana karşı gibi göründüğünde
Sen Vazgeçmezsen kim ne yapabilir ki,
Sen hayatını bir amaca bağladığında kim çevirebilir ki seni yolundan
Sen amacına yürekten bağlıyken ve inançla yolda yürürken
Ve Coşku
Ona sahip olduğunda her şeyi yapabileceğini hissedersin. Hayattan zevk alır, enerji dolu olursun. Motivasyonun tamdır ve yaptığın işte başarısız olman neredeyse imkansızdır.
Her ne yapıyorsan coşkuyla yapman için, kendi destanını yazman için, kendi potansiyelini keşfetmen, hedefini belirlemen ,yaşam amacını bulman için atman gereken bir adım var… Tek bir adım.
ve sonra KUPA BİZİM…